GÜLCAN KARADAÄž
MU UYGARLIÄžI
Pasifik Okyanusu'nda, Amerika ile Asya arasında yer almış büyük bir kıtadır. Merkezi Ekvator'un biraz güneyine düÅŸer. Toprakları, bugün hala su üzerinde kalmış bulunan bazı kara parçalarını da içine almaktadır. BüyüklüÄŸü yaklaşık doÄŸudan batıya 9500, kuzeyden güneye de 4800 km. civarındadır. Pasifik Okyanusu'na tek tek ya da gruplar halinde dağılmış kayalık adaların tümü bir zamanlar Mu kıtasının birer parçasıdırlar. On iki bin yıl kadar önce meydana gelen çok büyük depremler Mu'nun batmasına sebep olmuÅŸtur. Böylelikle yanan bir girdaba dönüÅŸerek Pasifik'in derin sularına gömülmüÅŸ, böylece bu bölge büyük bir uygarlığın ve altmış milyon insanın sonu olmuÅŸtur. Paskalya Adası, Tahiti, Samoa Adaları, Cook Adası, Tonga Adaları, Marshall, Gilbert, Caroline, Marina, Hawaii ve Marques Adaları Mu'nun bölünen parçaları olmuÅŸlardır. Ayrıca bugün Antik Mısır, Çin, Hint ve Maya Uygarlıkları diye bilinen uygarlıkların kökeninde Mu Uygarlığı yatmaktadır. 15 bin yaşında oldukları belirlenen Naccal tabletleri evrenin baÅŸlangıcıve ortaya çıkışı konusunda ayrıntılı öngörüleri kapsamaktadır.
Bu tabletlere göre; Evrenin baÅŸlangıcında sadce ruh vardı, daha sonra bu ruhtan, bir kaosun var olduÄŸu uzay var oldu. Zamanla kaos yerini düzene bırakmaya baÅŸladı ve uzaydaki dağınık gazlarbir araya geldi. Gazlar güneÅŸ sistemlerini ve gezegenleri oluÅŸturmak için katılaÅŸtı. KatılaÅŸma sırasında önce hava sonra su oluÅŸtu ve sular dünyayı kapladı, güneÅŸ ışıkları havayı ve suyu ısıttı, bu ışıklarla birlikte toprak altındaki ateÅŸ, üzerinde su bulunan toprakları yükseltti ve bunlar açık toprak oldu. GünÅŸ ışıkları suyun içinde balçıkta kozmik hayat yumrularını (RNA-DNA) oluÅŸturdu. İlk hayat sudan çıktı ve tüm yeryüzüne yayıldı.Günümüzde geçerli evren ve yaÅŸamın oluÅŸumu teorilerinde bu denli benzerlik tesadüf olamaz.
Mu uygarlığının yönetiliÅŸ biçimine ve bunun aracı olan ilk tek tanrılı dine, "Mu Dini"ne bir göz atalım.
Mu Uygarlığı bir imparatorluktu ve imparatorların ünvan'ı güneÅŸin oÄŸlu da denilen "Ra Mu"idi. Mu imparatorluÄŸunun bir diÄŸer adı da "GüneÅŸ İmparatorluÄŸu"ydu. Mu dilinde "Ra" kelimesi, güneÅŸ anlamına geliyordu. Mu'nun kolonisi olan Mısır'da da güneÅŸ tanrıya "Ra" adı verilmiÅŸtir. Ayrıca kökleri Mu uygarlığına kadar uzandığı sanılan Japonya'da imparatorun ünvanı "güneÅŸin oÄŸlu"dur. Bunun yanı sıra Maya ve İnka uygarlıklarında da krallar aynı ünvanı kullanmışlardır.
Mu dini, belki insanlığın tanıdığı ilk tek tanrılı dindi. Naccaller bu dini, sıradan insanlara, ana vatan ve koloniler halklarına anlatırken, anlaşılması kolay olan dini semboller dilini kullanmayı tercih ediyorlardı. Bu sembollerin Ezoterik anlamlarını inisiye edilmiÅŸ kardeÅŸler ve imparator Ra-Mu bilmekteydi. Naccaller'in sembolleri daha çok geometrik ÅŸekilleri kapsıyordu. Neccal öÄŸretisi, evrenin ortaya çıkışında en önemli görevin Tanrının geometri ve mimarlık vasıflarına düÅŸtüÄŸünü ön görmekteydi. Mu dinine göre tanrı o kadar kutsal bir varlıktı ki, doÄŸrudan ağıza alınamazdı. Bir sembol vasıtasıyla ifade edilmezse sıradan insanlar tarafından idrak edilemezdi. İşte bu yüce varlığın sembolü, GüneÅŸ yani "Ra" idi. Tanrı'nın güneÅŸ olduÄŸu iddiasındaki saptırılmış ve güneÅŸ kültü diye nitelendirilen olgu budur. Naccal öÄŸretisinde güneÅŸ doÄŸrudan Tanrı deÄŸil, onun birliÄŸinin ve tekliÄŸinin kitleler tarafından daha iyi anlaşılması için seçilmiÅŸ olan semboldür. Sembollerin kullanılmasındaki bir diÄŸer amaç da, belirli ifade tarzlarının kalıplaÅŸmasını önlemektir. Ancak, uygarlık çöküp ana kaynak yok olunca, zaman içinde sembollerin kendileri putlaÅŸmış ve çok tanrılı dinlerin doÄŸmasına neden olmuÅŸtur. Semboller vasıtasıyla tek Tanrıya tapınımı öÄŸreten dinin büyük rahibi, dolayısıyla kutsal kardeÅŸlik örgütünün de başı, Ra Mu'nun kendisiydi. Ancak imparatorun hiçbir tanrısal kiÅŸiliÄŸi yoktu ve sadece konumu nedeniyle, sembolik olarak "GüneÅŸin OÄŸlu" ünvanını taşıyordu.
Mu dininin dört temel kavramı vardır;
1- Tanrı tektir. HerÅŸey ondan var olmuÅŸtur ve ona geri dönecekir.
2- Ruh ile beden birbirinden ayrıdır. Beden ölür ve ayrışan ruh ölmez.
3- Ruh, mükemmelliÄŸe ulaÅŸmak için deÄŸiÅŸik bedenlerde tekrar doÄŸar.
4- MükemmelliÄŸe ulaÅŸan ruh Tanrıya döner ve onunla birleÅŸir.
Mu ve Naccal öÄŸretisine göre; tanrı sevginin ta kendisidir ve tüm evreni de sevgi üzerine kurmuÅŸtur.
Bu büyük kıtanın varlığı ÅŸu kaynaklar tarafından onaylanır:
* Naakal tabletleri, Hindistan, Çin, Burma, Tibet ve Kamboçya'da bulunan kitap, el yazması yazıt ve efsaneler.
* Yukatan ve Orta Amerika'da bulunan eski Maya kitap, yazma, sembol ve efsaneleri.
* Pasifik adalarında bulunmuş kalıntı, yazıt, sembol ve efsaneler.
* Meksika'da Mexico City yakınlarında bulunmuş taş tabletler.
* Kuzey Amerika'nın batı kısmında bulunmuÅŸ maÄŸara adamlarına ait yazı ve çizimler.
* Eski Yunan filozoflarının kitapları. Eski Mısır'a ait kitap ve yazmalar.
* Tüm dünyaya yayılmış efsaneler.
* Bu kanıtlar araştırmacı yazar James Churchward tarafından kitaplar haline getirilmiştir.